Türkiye’nin klasik batı müziği camiasındaki eksiklikleri, klasik batı müziği ile ilgilenenler olarak yakından takip etmekteyiz. Genç müzisyenlere sağlanan bursların kısıtlı olması, ülkenin genç müzisyenlere konser imkanı sağlama konusundaki yetersiz bütçesi gibi sorunlar, bu problemlerin özellikle müzisyenler tarafından en çok dile getirilenleridir. Naçizane fikrimce en büyük eksikliklerden birisi de sosyal medya gücünün klasik batı müziği alanında yetersiz kullanımıdır. Sosyal medya, gün geçtikçe bırakın ülkemizi dünya adına oldukça büyük önem kazanmaktadır. Sosyal medyada barınan kitleler, devlet seviyesindeki olaylarda bile söz hakkı kullanabiliyor ve durumların gidişatlarını değiştirebiliyor. Ülkemizdeki klasik batı müziği alanındaki eksikliklere bakarsak da sosyal medyanın yetersiz kullanıldığı söylenebilir. Bu konudaki boşluğu doldurmak için bendeniz Ayberk, 2 sene önce, şu anda da Türkiye’nin en büyük ve aktif klasik batı müziği söyleşi programı olan, Müzisyenlerle Sohbet programını kurdum. Bununla birlikte çok değerli Can Özükan, Nihan Ulutan gibi isimler de günümüzde devamlılığı olmasa da bu tarz söyleşileri gerçekleştirdiler. Elbette Menekşe Tokyay gibi isimler ise yazılı olarak blog sayfalarında röportajlar yayınladılar genç yetenekli müzisyenlerle. İşin röportaj kısmı harikulade olsa da belki de bu söyleşilere katılan konukların hemen hemen hepsinde olan sorun yeterince açık sözlü olmamaktır. Kamera karşısında, kayıt altındayken önemli ve can alıcı olayları aktarmak her zaman zordur çünkü bu kayıtlar arşivlenir ve ileride başınıza dert olabilir. Sorun yaşadığınız ya da bir yanlışını gördüğünüz öğretmeninizi ulu ortada suçlamak ya da daha doğru tabirle öğretmeniniz hakkında duyduklarınızı söylemek, büyük özgüven ve cesaret ister. İşte hem bu cesareti sağlayan, bu özveriyi sağlayan hem de yazının başında bahsettiğim sosyal medyanın klasik batı müziği içerisinde ülkemiz sınırlarında yeterli kullanılmaması problemini çözmek için adımlardan birisi olan bir podcast, bu yazımızın ana konusu. Toplamda 17 Şubat 2024 tarihi ile 8 bölümü bulunan Absorbe adlı bu podcast ile ilgili neler biliyoruz ve bendeniz Ayberk neler düşünüyor size onları aktarmak isterim.
Öncelikle podcastin kurucusu ve mimarı olan Nilsu Baştopcu, günümüzün oldukça dikkat çeken genç keman sanatçıları arasındadır kanaatimce. Bugüne kadar Anadolu’nun oldukça fazla okulundan oldukça fazla müzisyen tanısam da Nilsu Baştopcu’nun kararlılığına ve cesaretine sahip olanına pek nadir rastladım. Gerek müzisyenliği ile gerekse karakteri ile dik duruşunu esirgemeyen Nilsu Baştopcu, başlatmış olduğu podcast programı ile de Türkiye’de yaşayan müzisyenler için bir ilham kaynağı ve rehber olmaktadır adeta. Kendi gözünden, hayatından konservatuvara girişini, eğitmenlerle yaşadıklarını, arkadaşları hakkında hatırladıklarını, sahne korkularını, deneyimlerini korkusuzca ve içtenlikle anlatan Nilsu Baştopcu, Türkiye’de yaşayan ve konservatuvarda okuyan müzisyen adaylarının bir müzisyen olma yolunda yaşadığı deneyimleri ve aldığı yaraları nasıl içine attığını, bir bakıma nasıl absorbe ettiğini tüm medya ile paylaşmaktadır. Bölümleri 15-30 dakika aralığında değişen podcastte Nilsu Baştopcu şimdilik sadece kendisi bölüm yayınlamaktadır. Nilsu Baştopcu, başlatmış olduğu bu podcast ile birlikte konservatuvarda okuyan ve benzer sorunları, deneyimleri paylaşan küçük büyük demeden tüm müzisyenlerin yalnız olmadıklarını onlara hatırlatmakta ve bunun yanında ise konservatuvar okumak isteyen müzisyen adaylarına konservatuvar ortamı hakkında iyi ya da kötü, dürüstlüğü bırakmadan bilgiler vermekte ve kendi deneyimlerini onlarla paylaşmaktadır. Bu sebepten dolayı açıkçası bu podcastin hem Türkiye’de bulunan o yetersiz sosyal medya gücünü güçlendirdiğine hem de Türkiye’de bulunan müzisyen ya da müzisyen adaylarına bir yol gösterici nitelikte olduğuna dair inancım tamdır. Elbette sadece müzisyen ya da müzisyen adayları için hazırlanmamış bölümler de var. Mesela anlık olarak podcastin son bölümü olan ‘Sahnedeyim’ bölümü, bir müzisyenin sahneye çıkmadan önce, sahnedeyken ve sahneden sonra neler düşündüğünü, hissettiğini merak eden tüm müzikseverlere de harika bir anı niteliğindedir.
Eleştirilere gelecek olursak şayet bölümlerin içerisinde bulunan seslerin kaliteleri, ses geçişleri ve en çok dikkatimi çeken konuşma akıcılığı sayılabilir. Konuşma akıcılığından kastım aslında cümleler arasındaki sessizlikte ‘ı ve e’ seslerini çok uzatarak konuşmamaktır. Ünlü olan podcastlerin çoğunda, canlı olarak yayınlanmayan, seslerin daha net, cümlelerin daha düzgün bir diksiyon ile kurulduğu bellidir. Elbette profesyonel ekipmanlar ve profesyonel bir ses düzenleme ekibi ile halledilebilecek olan tüm bu eleştirilerin yanında kendi eleştirime bir eleştiride bulunmak isterim. Bu kadar mükemmelin olduğu bir program, bugünkü Absorbe kadar samimi olur muydu acaba? Hiç sanmıyorum ki olmazdı. Nilsu Baştopcu tüm bu çalışmalarını ve deneyimlerini kendi samimiyeti ile, ciddiliğini bozmadan dinleyiciye aktarmaktadır. Bu sebeple podcasti dinlerken bu tarz ufak amatörlükleri duymak bana kendimi daha güvende, daha sıcak ve daha samimi hissettirdi. Bunu da söylemeden edemezdim. Ayrıca Nilsu Baştopcu’nun yalnızca tek kişi olduğunu ve bu podcast için herhangi bir maddi sponsoru olmadığını da göz önünde bulundurmak lazımdır. Bu sebeple ilk 8 bölümünün yayınlandığı podcast programında Nilsu Baştopcu oldukça iyi gitmekte, bu bir gerçek. Kendi yorumlarım ile birlikte podcast hakkında verdiğim genel bilgilerden sonra isterseniz Nilsu Baştopcu ile yaptığımız söyleşiye geçelim.
Nilsu Baştopcu ile Absorbe Podcasti Hakkında Söyleşi:
+ Merhaba Nilsu. Seni burada gördüğüme çok sevindim. Duo Toska olarak gerçekleştirdiğiniz konserleri büyük bir hayranlıkla izlemekte ve takip etmekteyim. Şimdilerde ise bir podcast yapıyorsun ve bunu Spotify’dan yayınlıyorsun. İsmi Absorbe. Bize öncelikle kendinden kısaca bahsetmeni ve bu podcasti neden yapmaya karar verdiğini soracağım.
- Merhabalar. Ben Nilsu, 23 yaşındayım. 16 yıldır keman çalıyorum. Haziran 2023’te 12 yıldır eğitim gördüğüm konservatuvardan mezun oldum. Mezun olduğumdan beri de İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyorum. Duo Toska’nın da ülke içindeki konserlerine devam ediyoruz. İstanbul’dan olan okuyucuları 23 Şubat Moda Kilisesi’ndeki konserimize bekleriz.
+ Podcastin ismini neden Absorbe koydun? Senin için özel bir anlamı var mı? Dinleyicilerinin bu başlıktan tam olarak nasıl bir anlam çıkarmasını istiyorsun?
- Senin de dediğin gibi Ayberk, müzisyen olma yolunda yaşadığım acıları nasıl içime sığdırdığımla ilgili bir podcast bu. Yol her zaman kusursuz değildi, verdiğim çabaya değmeyeceğini düşündüğüm çok an yaşadım ama hepsini bir şekilde içime çekip yoluma devam ettim. Yani aslında tam olarak benden kopmadılar ama hepsini sindirdim. Her ne kadar tökezleyerek de olsa şimdi geldiğim yerden memnunum ve mesleğimi seviyorum. Belki podcasti sadece konservatuvar çevresinden olanlar dinleyebilir gibi geliyordur ama bence öyle değil. Her insanın kendi hayatında, kendi mesleğinde absorbe ettiği bir çok an vardır. Ben de bunu hem meslektaşlarımla dürüstçe konuşabileceğimiz bir alan açmak, hem de dinleyicilerimle dertleşebilmek için yapıyorum.
+ Podcastine ilgi oldukça fazla görüyorum ki. Sen de sosyal medyadan yaptığın bu programı duyurmak için oldukça çaba harcıyorsun. Geri dönütler nasıl oldu programınla ilgili? Hayranların mı var yoksa? (!)
- Açıkçası benim beklediğimden çok daha fazla ilgi aldı. Ben bu işe başlarken ‘Spotify’da yayınlarım, denk gelen olursa da dinler’ düşüncesiyle başlamıştım. Ama dinleyenlerden o kadar iyi yorumlar aldım ki bu podcasti duyurup olabildiğince insana ulaşmaya karar verdim. Hatta artık bu podcastin bir Instagram hesabı da var, orayı da büyütmeyi amaçlıyorum. Ulaştığım kitle beni çok mutlu ediyor. Öyle ki, tanımadığım insanlardan mesajlar alıyorum. Herkes kendinden bir şeyler bulduğunu söylüyor. En sık duyduğum cümle ise: “Tebrikler Nilsu, birilerinin artık bunları açık açık anlatması gerekiyordu!”
+ Programları nasıl çekiyorsun? Üstüne çok uğraştığın belli. Arkaya müzikler, geçişler ekliyor, konuları özenle seçiyorsun. Programın yapım aşaması hakkında da bilgi sahibi olmak isteriz.
- Aslında daha profesyonel bir şekilde yapabilmeyi çok isterdim fakat bunun için bir ekipmanım ya da sponsorum yok. Kendi telefonumun ses kaydı kısmından çıplak sesle kendimi kaydedip sonra bilgisayarımda düzenliyorum. “Iııııı” dediğim kısımları kesmezsem 40 dakikayı buluyor, o kadar da akıcı konuşmuyorum aslında yani. Arkaya koyduğum ses efektleri ve müzikler benim çok hoşuma gidiyor, henüz bununla ilgili olumsuz bir yorum da almadım zaten. Belki zaman ilerledikçe ve dinleyici kitlem arttıkça profesyonel kayıt alabileceğim ekipmanlarım olur.
+ Seni en çok etkileyen bölüm hangisiydi Nilsu? Sanırım 7 numaralı bölümü yaparken pek duygulandın.
- 7 numarada çok duygulandım evet ama benim için en etkili bölüm kesinlikle 4 numara ‘Karanlık Taraf’tır. O bölümü kaydederken sanki yıllardır omuzlarımda taşıdığım yükü bir ses kaydına bıraktım. Bu hem benim için mental bir rahatlama oldu hem de dinleyicilerime bir şok etkisi verdi. Hep birlikte o konservatuvarın içinde korkunç şeyler yaşadık ve bunu yıllarca absorbe ettik. Bu konuda her zaman bağıra bağıra konuşmak istedim ama öğrenci oluşum beni hep kilitledi. Şimdi artık konuşabilmek, anlatabilmek, hissettirebilmek istiyorum. Zaman zaman yaşadığım şey o kadar korkunç bir noktaya geldi ki ben kendimi sistemin bozukluğunu düzeltmekle yükümlü bir adalet savaşçısı zannettim. Şimdi anlıyorum ki benim yapabileceğim en iyi şey aslında anlatmakmış. O yüzden burdayım. O yüzden Absorbe var.
+ Podcastin geleceği nasıl peki? Tek başına mı yapacaksın yoksa konuklar alacak mısın programına? Başka hangi tür konulardan konuşmayı planlıyorsun programında? Kafanda hayalini kurduğun o ‘zirve’ nokta neresi Absorbe için?
- Umarım geleceği aydınlıktır. Sizler beni dinledikçe ben anlatmaya devam edeceğim. Konuklara 10.bölümden sonra başlamayı düşünüyorum, şimdi elimde önümüzdeki birkaç bölüm için güzel fikirler var. Biraz besteciler hakkında, biraz ülkemizde sanat yapmak hakkında, biraz da ülkemizde sanat yapan bir kadın olmakla ilgili konuşalım istiyorum. Absorbe’nin hikayesini dinleyici nereye taşırsa benim için zirve odur. Umarım keyifle dinlemeye devam edersiniz çünkü ben keyifle yapmaya devam edeceğim.
Podcasti dinlemek isteyenler için Spotify linkini de buraya bırakalım: